Rafet El Roman & Yusuf Güney Röportajı

Rafet El Roman ve Yusuf Güney son olarak geçtiğimiz haftalarda İstanbul’da iki farklı mekanda verdikleri konserlerde sevenleri ile bir aradaydı. Ekibimiz Rafet El Roman ve Yusuf Güney ile bir araya gelip, Güney’in uzun bir süredir Rafet El Roman’ın prodüktörlüğünde hazırlıklarını sürdürdüğü albümü ve El Roman’ın kişisel projelerini konuştu.


ÖNCELİKLE PERFORMANS PROJELERİNİZDEN BAHSEDELİM. KONSERLERİNİZİ SIKLAŞTIRDINIZ. SONRASI İÇİN DE SIKLIKLA SEVENLERİNİZLE TÜRKİYE’DE BİR ARAYA GELMEYİ DÜŞÜNÜYOR MUSUNUZ ?

Rafet El Roman : Bu sene güzel konserler yaptık. Yani özellikle “Aşk-ı Virane”den sonra, albümdeki o şarkıdan sonra, nasıl desem iyi bir çıkış, bir patlama yaşadık. Bu konserlerin de devamı gelecek ama ilk önce Yusuf’un yeni albümü geliyor. Yaz başından beri, “Aşk-ı Virane”den sonra Yusuf’u hep benimle gördünüz. Şarkılarımızı hep düet halinde söyledik. Şimdi Yusuf bir solo albüm hazırladı. Almanya’da benim yıllardır çalıştığım stüdyoda hazırladık. İşte Londra, Almanya, Türkiye git-gel böyle üçlü bir trafik yaşadık.

YUSUF BEY’E DÖNELİM. SİZİN İÇİN DE ÖNEMLİ BİR DENEYİMDİ TÜRKİYE KONSERLERİ. SİZ NELER DÜŞÜNÜYORSUNUZ BURADAKİ DİNLEYİCİ HAKKINDA?

Yusuf Güney : Öncelikle herkese sevgiler saygılar buradan ve sizlere çok teşekkür ederiz bizi çalışmalarımızda yalnız bırakmadığınız için. İstanbul’da ikinci defa sahne alıyorum. İstanbul’daki konserler hep çok büyük organizasyonlar oluyor. Ortamlar, insanlar harika. Avrupa ile karşılaştırıldığında daha değişik bir ortam var ve insan daha çok heyecanlanıyor. Umarım herşey çok güzel olur.

“AŞK –I VİRANE”Yİ DİNLEYENLER SİZİ VE SOLO ALBÜMÜNÜZÜ OLDUKÇA MERAK ETMİŞLERDİ. ŞİMDİ ALBÜM HAZIR SANIYORUM...

Yusuf Güney : Evet, albümü bitirdik nihayet. Bu hafta müzik marketlerde. Öncelikle çok güzel aşk şarkıları var. Hepsi çok güzel aşk şarkıları diyebiliriz. Bir tane şarkı var hatta ondan çok umutluyuz. Şarkının sözü kafadan belli ediyor kendisini. “Aşkım aşklarından bulasın...” diyor sözlerinde. Çok güzel, depresyonda yazılmış bir şarkı ve Türk insanının beğeneceğine inanıyorum. Sözleri zaten inanılmaz. Terk edilen sevgilileri anlatıyor ki çok var etrafımızda. On şarkımız var, iki tanesi Rafet ağabeyin. Ondan aldım. Bir tane eski şarkısını da okuyorum. Onu yeni bir düzenleme ile yeniden seslendirdim. Bir tane de yeni bir şarkı yaptı. Albümün çıkışını da o şarkıyla yapıyorum. Şarkının ismi “Heder Oldum Aşkına”.

YANİ İLK KLİP “HEDER OLDUM AŞKINA”YA GELECEK. NE ZAMAN İZLEYEBİLECEĞİZ PEKİ BU ÇALIŞMAYI EKRANLARDA ?

Klibi de bu hafta çekiyoruz Londra’da. Aslında daha önce çekecektik ama inanılmaz bir kar yağdı orada ve hayat felç oldu. Ben de orada yaşıyorum. Ertelemek zorunda kaldık. Kısmet bu zamanaymış.

BELLİ BİR SENARYOSU VAR MI KLİBİNİZİN ?

Rafet El Roman : Çok hikayeye ya da senaryoya dayalı bir şey yazmadık. Daha çok böyle Yusuf’un insanlar tarafından daha çok tanınması için, onun daha çok ön planda olduğu, şarkıyı Londra’nın çeşitli zengin mekanlarında söylediği, zengin derken kalabalık, güncel ve hayatın içinde yerlerden bahsediyorum; vapur, trafik, alışveriş... Bütün bunların içinde Yusuf’un Londra’daki hayatını anlatan ve tabi işte onun o güzel aşk macerasını anlatacak bir klip olacak. Bir sevgi, bir ayrılık, bir hüznü anlatmaya çalışacağız elimizden geldiğince bakalım. Henüz mekanları da göremedim. İlk gitmek istediğimizde bir önceki hafta kar yağdı ve uçak seferleri iptal oldu. Biz de “hadi Antalya’da çekelim” dedik. Bu sefer Antalya’da başladı yağmur fırtına. O zaman yine dedik hadi Londra’da çekelim. Böyle bir tafik yaşadık ama olacak olacak. İyi ki bu kadar zaman da geçmiş oldu. Çünkü kafamda daha farklı şeyler canlandırdım, hikaye daha güzelleşti diyebilirim.

ALBÜMÜN HAZIRLIK SÜRECİNDEN, MESELA İLK BİR ARAYA GELMENİZDEN BAHSEDER MİSİNİZ BİRAZ ?

Rafet El Roman : Albümün adı “Bir Sevda Masalı”... Güzel oldu. Bana biraz ilk çalışmalarımı hatırlatıyor. Hazırlamış olduğum albümde de hep aynı heyacanı duymuştum, hep şarkı şarkı, melodi melodi söz söz çok üzerinde durmuştum. Çok tartıştık çok üzerinde durduk bu albümün. Yusuf’un da çok iyi bir yere gelmesini çok istiyorum açıkçası müzikal anlamda. Bundan üç yıl önce Londra’da bir konsere gitmiştim, Yusuf ile orada tanıştık. İlk kapıdan içeri girdiğinde zaten, Rafet ağabey dedi “ben bir hayranınım, bir müzikseverim ama aynı zamanda sana bir şarkı hazırladım. Müziği hiç bilmem, hiç anlamam, bugüne kadar yapmadım ama sesimin iyi olduğuna yetenekli olduğuma inanıyorum, acaba dinler misin beni” dedi, ben de buyur dedim ama hiç ciddiye almadım. Sonra söyleyince farkına vardım. Bir dinledim, durdum düşündüm. Dedim çok güzel, inanamıyorum senin daha önce müzik yapmadığına çünkü şu son günlerde dinlediğim duyduğum en güzel melodi, en güzel şarkılardan biri. Ben bile yazabilirdim, bildiğimiz herhangi biri yazmış olsa da alırdım o şarkıyı, okurdum. Böyle bir muhabbet geçti. Devam et dedim ona. Biraz kendisine destek oldum. Ona Londra’da kendisine bir müzik çevresi edinmesini öğütledim. Bir tane de arkadaş buldu kendine. Neydi onun adı ?

Yusuf Güney : Evet, İtalyan bir arkadaşım var Londra’da. Davide ismi. Davide Salviati. 40 yaşlarında ve inanılmaz iyi bir gitarist, çok iyi bir müzisyen. İlk başta bir de öyle biri ki, herkesle çalışmıyor. Ona demoları götürdüm, böyle yapacağız şöyle yapacağız dedim. Nasıl çıkacağım ben bunların içinden nasıl yapacağız dedi, dur sen bakalım dedim al gitarı eline ben ne söylüyorsam sen aynısını çal. Çaldıktan sonra o da çok beğendi. Ben anlamıyorum sözleri ama süper görünüyor dedi.

Rafet El Roman : Evet çok güzel tabi sözleri melodik yapıları şarkıların ama en azından bir gitar eşliğinde dinleyebileceğimiz bir hale gelmesi lazımdı. İşte o konuda Yusuf aylarca, günlerce, haftalarca çalıştı. Dönem dönem haberleşirdik bana telefonda dinletirdi bak ağabey ben yeni şarkı yaptım diye ben de meraklıydım dinlerdim çünkü inanıyordum. En son aradan üç yıl geçmişti ve Yusuf bana son yapıtları ile geldiğinde yani adeta nasıl desem şok oldum. Bu kadar gelişim, hiç müziği bilmeyen bir insan, sadece hevesle ve arzuyla buralara gelsin ama o çok doğru bir şey, istediğimiz arzu ettiğimiz şeyler aslında yeteneğimizin göstergesi ve haliyle o da Yusuf’da bir patlama yaptı. Belki beni bekledi belki başka birini artık bana kısmetmiş diyorum.

Yusuf Güney : Kısacası hayatımın dönüm noktası oldu diyebilirim Rafet ağabey ile tanışmam.

Rafet El Roman : Benim için de öyle, neticede ben de farklı bir dönemden geçiyordum. Dokuz albüm yapmışım zaten belli bir Rafet El Roman stili yerleşmiş insanların kafasına ve dinliyorlar. Ben de arayış içerisindeydim, daha başka neler yapabilirim ne edebilirim. Yani Yusuf tam zamanında yetişti. Belli bir süreçten sonra, müzikle bu kadar vakit geçirdikten sonra insan kendisine müziğin içinde başka hedefler de belirliyor ve benim hedeflerimden biri de kendim belirli bir süreç geçirdikten sonra hani yeni müzisyenlere yeni insanlara kapılar açmak ve onları tanıtmak, piyasaya biraz kazandırmaktı. Bunun Yusuf ile başlaması çok güzel oldu. Yusuf’un çok artıları var, tabi eksileri de var. Onları siz zamanla tanıyacaksınız. (Gülüşmeler....) Yani her ne kadar burada övgülerde bulunup güzelliklerden söz etsek de hepimiz insanız, hepimizin güzellikleri de olacaktır eksileri de ama müzik anlamında Yusuf’un kendini çok güzel geliştirdiğini ve onun çok özel bir yetenek olduğunu görüyorum. Ona başarılar diliyorum. (Yusuf Güney’e...) Yusuf... Artık bundan sonra yalnızsın, yola yalnız devam edeceksin...

SIRADA SİZİN KİŞİSEL ÇALIŞMALARINIZ VAR... DİNLEYİCİLERİNİZ SİZİ NE GİBİ PROJELERDE GÖRECEKLER YAKIN ZAMANDA ?

Rafet El Roman : Benim kendi çalışmama gelince şimdi çıkarmış olduğum son albümden “Son Veda” şarkısına bir klip çekmeyi düşünüyorum. Onun da hemen hemen yakın zamanda, bütün bu işleri bitirdikten sonra, Yusuf’un albümü, klibi tanıtımı, bittikten bir ay sonra da ben kendi işlerime bakacağım yine. Büyük bir Avrupa turnesine çıktık ve ardından Yusuf’un albümü derken bizim işler biraz askıda kaldı biliyorum. Sevenlerim de benden bir şeyler bekliyorlar, özellikle “Son Veda” şarkısına bir klip. Herhalde bir ay içerisinde çekilecek. Onun çekimlerini Türkiye’de düşünüyorum. Klibi de yine ben yapacağım ama hep ben demek istemiyorum çünkü yıllardır çalıştığım ve arkamda bana destek olan çok güzel bir ekibim var. Şimdi artık rutin halinde, o kadar güzel çalışıyoruz, birbirimizi o kadar iyi tanıyoruz ki herşeyi benim açıklamama yazmama çizmeme gerek kalmıyor. Tabi bu yılların bir kazanımı, zenginliği birikimi diyebilirim. Onun için hep böyle kendimi ön planda tutmak yanlış olur, hep ben yapıyorum ben hazırlıyorum