Tacal: üstün ol, baş ol
Taceddin: dinin tacı
Türk dil kuralına göre "d/t" olarak kullanılır
Tacettin: taca ait
Taçkın: gurur
Taci: taç ile ilgili
Tacik: iran ve Türkistan' da yaşayan iran asıllı, farsça konuşan halktan olan kimse
Tacim: noktalama, noktalatma
Tacir: ticareti meslek edinmiş olan
Tağalap: dağ alp
dağ gibi güçlü, gösterişli, heybetli yiğit
Tağalp: dağ gibi yiğit
Tağan: üç ayak
Tağar: toprak kap
Tağay: ananın erkek kardeşi
Tadık: zevk, tat
Tağman: dağ gibi iriyarı, gösterişli
Tafdil: birini diğerinden üstün tutma
Tafra: yukarıya sıçrama, atlama
yukarıdan atıp tutma, gururlu davranış
ilmiyyede rütbe, derece alma
Tafte: bükülmüş, katlanmış
yanmış, yanık
aydınlık, parlak
üzgün, ciğeri yanmış, aşık
Taftin: akıl erdirme, anlama, tefhim
Taha: yüksek bulut
yaymak, düzgün serip döşemek
peygamberimizin adlarındandır
kuran' da bir sure adı
Tahrim: haram kılma, kılınma
kur'an-ı kerim' in 66. suresi
Tahsin: beğenip, alkışlanan, kale gibi sağlam
Tahsir: hasret bırakma, bırakılma
hasret etme, edilme
Tahur: pek temiz, temizleyici
Tahir: pak, temiz
Tahzir: yeşil renk verme
Takat: güç, kuvvet
Takdir: beğenme, değer verme
Allah' ın isteği, Allah' ın yazdığı
insan için tesbit edilen hayat çizgisi
Takrin: beraber bulundurma, yaklaştırma
Takva: Allah korkusuyla dinin yasak ettiği şeylerden çekinme
Taki: dinin gereklerini yerine getiren
Takiyyuddin: dinde muttaki, Allah' tan hakkıyla korkan kişi
Talac: ses, seda, çığlık
meşale
kavga
Talas: özel isim
Talay: gereğinden çok
büyük göl
Talayer: deniz eri, denizci
Talayhan: denizlerin hakanı, hükümdarı
Talaykut: kutsal deniz
Talayman: deniz adamı, denizci
Talaş: yelin kaldırdığı toz
fırtına, kasırga
can sıkıntısı
köşe oğuzların 24 boyundan biri
Talha: güzellik
akasya ağacı
Talkış: keten dövülen yer
Talu: mümtaz, seçkin
Talut: bakara suresinde israiloğulları hükümdarlığına Allah tarafından tayin edilen ve az bir askerle calut' un ordularını yok eden komutan
Taluy: deniz, okyanus, talay
Tali: talih, kısmet
Talib: talep eden
Talih: şans, talih, kader
Talik: güleryüzlü
düzgün söz söyleyen
Talip: arayan, isteyen
alıcı müşteri
istekli, isteyen, talep eden
Tamer: tam erkek
nitelikli, sayılan kişi
Tamerk: tam güçlü, özerk
Tamerkin: güçlü, kuvvetli kimse
Tamız: soy, kuşak, damız
Tamkoç: koç gibi güçlü
Tamkut: çok mutlu, talihli kimse
Tamu: cehennem
Tamur: damar
Tan: şafak vakti
sabahın gün doğmadan önceki zamanı, sabah aydınlığı
Tanaçan: sabah, alacakaranlık
Tanak: acaip, hayret edilecek şey
Tanal: tan kızıl, kızıl tan anlamında
Tanalp: bileşik isim
Tanaltan: tan altan
Tanay: tan zamanı doğan ay, çok güzel kimse
secde eden
şafak kızıllığının ay' ı, şafak vaktinin ay' ı
Tanaydın: aydınlık şafak
Tanbay: tan bay
Tanbek: aydın bey
Tanberk: şafak gibi aydınlık ve sağlam kimse
Tanbey: şafak beyi, şafak vaktinin beyi
Tanbolat: tan renginde çelik
Tancan: önü aydınlık kimse
Tandan: tan vaktinde doğan
Tandoğan: şafak vakti
tan vakti dünyaya gelen
bileşik isim
Tandoruk: dorukların ilk ışıklarla aydınlanması
Taner: aydınlık erkek
bileşik isim
Tanerk: şafak gücü
güçlü şafak
Tanfer: tan vaktinin yan aydınlığı
Tangün: hem tan, hem güneş
Tangör: şafağın doğuşunu gör
Tanıl: bilin, ün yap, isim yap
Tanın: herkesçe adın duyulsun, ünlen
Tanır: anımsar, bilir
bilip ayıran, seçen
Tanırcan: cana yakın
çabuk tanışıp yaklaşan
Tanırer: cana yakın
çabuk tanışıp yaklaşan
Tanju: çinlilerin Türk hükümdarlarına verdiği ad
Tankan: şafak gibi aydınlık, temiz soydan gelen
Tankoç: tan koç
Tankut: kutlu, uğurlu sabah
Tanpınar: tan pınar
Tanrıdağ: özel isim
Tanrıkul: bileşik isim
Tanrıkulu: bileşik isim
Tanrıkutu: bileşik isim
Tanrıverdi: bileşik isim
Tanrıöver: bileşik isim
Tansan: tan gibi aydınlık, temiz adı olan
Tansel: tan vaktinin güzelliğini kendine yansıtan
sabahla ilgili
Tansık: haret uyandıran şey
Tansoy: şafak gibi güzel soydan gelen
Tanuğur: uğurlu, mübarek sabah vakti
Tanver: şafak gibi ışık saç, aydınlat
Tanyeli: sabah olurken çıkan hafif rüzgar
Tanyer: şafağın doğduğu yer
Tanyeri: güneş doğmak üzereyken, ufukta hafifçe aydınlanan yer
Tanyıldız: çoban yıldızı
Tanyol: ışıklanacak yol, güneşlenecek yol
Tanyolaç: aydınlığa götüren, yol açan
Tanören: şafakta çalışan
Tapık: bulunmuş şey
Tapır: icat, ihtira
Tapkaç: sayın aziz kimse
Tapku: azarlama, ayıplama
Tarab: sevinç, şenlik
Taran: geniş yer
Tarancı: çiftçi
Tardu: hediye, armağan
Tarhan: oğuzlarda demirci ustası
tüccarlar
han ve komutan ünvanı
soylu kimse
Tarı: seri, çabuk tez
Tarık: sabah yıldızı, zühre, venüs
Tarım: göllere, kumluklara dökülen çay kolları
verim almak için toprak üzerinde yapılan çalışmaların tümü
uygurca' da kadınlara verilen bir unvan
Tarıman: ziraatla uğraşan kimse
Tarımer: rençber
Tarkan: ayrıcalıklı, saygın kişi
eski Türk adı
dağınık
Tarpuş: kırmızı yün külah
Tatar: şehirde oturmayan köylü
Tatu: barış, sulh
Tavgaç: cazibe, çekicilik
Tavulga: başa geçirilen zırh
Tavil: uzun
çok süren
aruzda bir ölçek
Tay: at yavrusu